top of page

Öyle hemen karar vermeyeceksin şu hayatta.

"Bütün yaşamınızı başından sonuna kadar görebilseydiniz, bir şeyleri değiştirir miydiniz?"


Filmin sonlarına doğru karşımıza çıksa da tam da her şeyin merkezine oturuyor her şeyin

aslında. Onca izlenen şey, uzaylılar, iletişim, askerler, bilim adamları, heyecan, katarsis...bütünde her şey bu soruyu sormak için var olmuş.


Peki neden bu soru? Ne anlatmak istiyor? Karşımıza neyi çıkartıyor? Bu sorulara verilecek onlarca cevap var. İsterseniz konuyu "sıfır toplamsız oyun" üzerinden de okuyabilirsiniz, dileyen olursa dil bilimcilik üzerinden iletişim teorilerine de dalıp cevaplar bulabilirsiniz. Bana göre bu soru o kadar masum değil.


Geleceği gören biri olarak Louise, bu soruyu sorduğunda yaşanacak her şeyi bilen ama gizleyen, paylaşmayan kişi olarak ekranda duruyor. Elinde tuttuğu bilginin gücünü bir silah olarak kullanıyor ve hiçbir şeyden haberdar olmayan Ian'a soru şeklinde yöneltiyor.



Gelecekte kendilerini bekleyen kötü olaylara karşı kendini hazırlayabilme şansını Ian'ın elinden almak, nereden bakarsak bakalım bencillikten başka bir kelime ile anlatılamaz. Bencilliğin yaratımında kullanılan Hannah'ın, Lousie'in idealleri doğrultusunda kurbanlık olarak kullanıldığını da söylersem yanlış olmaz.


Karşımıza çıkan durum tamamıyla bir annelik sendromundan başka bir şey değil. Güdüsel olarak anneliğin baskısı, kızının yaşamının bile önüne geçmekte ve Hannah'yı kurban olarak karşımıza koymaktadır. Sorunun sorulduğu anda ki güdü, gerçek yaşamdan çok da farklı olmayan, kadının annelik rolünü kendine yakıştırması, onu deneyimleme arzusu ve sonrasında orada saplanıp kalması olarak okunabilir.


İyi Seyirler.


https://www.imdb.com/title/tt2543164/



#arrival #bencillik #anneliksendromu

bottom of page